M.ŞERİF GÜRBÜZCAN
   
 
  ne olursan ol yine de gel

"Ne olursan ol yine de gel, yüz kere tövbeni bozsan da yine gel, nasılsan öyle gel"


17 Aralık 1273 HZ. Mevlana'nın ölüm yıldönümü ya da gülümseyerek gittiği bu son yolculuğu ona göre bir Şeb_i Arus, yani düğün günü, sevgiliye kavuştuğu gerdek gecesiydi. Hz. Mevlana'ya göre ölüm, vuslata "O"na kavuşmaktı. Bir bitiş değil, yeni bir başlangıçtı.

Doğumu, yaşamı ölümü, hayata ve dine bakış açısı... sözleri, felsefesi, Mesnevi ve Allah'a olan ilahi aşkı ile 732 yıldır tüm dünya HZ. Mevlana'nın ölüm yıldönümünü bir düğün edasıyla kutlamaktadır.


"Aşk geldi. Damarımda, derimde kan kesildi; beni kendimden aldı, sevgiliyle doldurdu. Bedenimin bütün cüzlerini sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir ad, ondan ötesi hep o.." HZ. Mevlana

Şeb_i Arus Törenleri Konya'da 17 Aralık haftasında bir haftalık süren törenlerle kutlanmaktadır. Geçen yıla kadar Konya'da bir basketbol sahasında yapılan kutlamalar, 2004 yılında yeni açılan 4.000 kişi kapasiteli Mevlana Kültür Merkezi sayesinde daha çok insan, bu törenlerde bulunma sevincine erişebiliyor.

Bu bir haftalık kutlamalarda açılış Mevleviliğin doğuşunu anlatan slayt gösterileri ile başlar.
Mevlana'yı daha iyi anlamak, düşüncelerinin içine girebilmek için yapılan çeşitli gösterilerle Mevlana ve Mevlevilik tanıtılmaktadır.
Şeb_i Arus Törenleri Türk ve dünya basını tarafından oldukça büyük bir ilgi ile izlenmektedir. TRT 2 tarafından canlı yayımlanan bu tören, bütün Türkiye'ye sunulmaktadır.

Hak'tan alıp Halka vermek

Şeb_i Arus'un kuşkusuz en ilgi gören bölümü Sema gösterileridir. Semazenlerin beyaz kıyafetler içinde yaptığı gösteriler herkesi etkilemektedir.
Aslında Sema gösterilerini sıradan bir şov olarak algılamak oldukça yanlış bir kanı olur. Özünde ilahi inancın eyleme dökülmesi vardır.


"Önemli olan görmek değil, bakabilmektir" kelimesi Sema gösterileri için oldukça uygun bir kelimedir.
Sema gösterilerinde, yapılan her şeyin ayrı bir anlamı vardır.
Sema gösterilerinde önce, uzaklardan insanın içine garip bir huzur veren müzik sesleri gelir.
Bu melodiler, Rebab, Ney gibi çalgıların bir araya gelerek çıkarttıkları ezgilerin birleşimidir.
Müziğe kendinizi kaptırdığınız anda Semazenler, yuvarlak bir şekilde olan Semâhane'ye gelir. Bu alanın yuvarlaklığı kainatı simgelemektedir. Semâhane'ye ilk olarak "Şeyh" gelir ve kırmızı postun üzerine oturur. Şey HZ. Mevlana'yı temsilen kırmızı bir postun üzerinde oturmaktadır. Kırmızı Allah'a kavuşma rengidir. HZ Mevlana, güneşin batışında gökyüzünün kırmızıya büründüğü zaman, düğün günü gerçekleşmiş ve hayatı son bulmuştur.
Şeyh'in ardından Semazenler, siyah hırkalarıyla yavaş yavaş karşınızda belirir. Üzerlerindeki siyah hırkayı çıkartırlar. Siyah hırkanın çıkartılması, hırs, bencillik gibi dünyevi bütün duygulardan sıyrılıp, beyazlar içinde saflığa bürünmek anlamına gelmektedir.
Semazenlerin, Semahane'ye çıktıklarında ilk olarak elleri bağlı bir şekilde selam verirler. Bu hareket, Semahların Allah'a olan bağlılıklarının bir göstergesidir.
Semah gösterileri kırmızı postun üzerinde Şeyh'in izniyle başlar.
Semazenler, yavaş yavaş ellerini Sema'ya doğru açmaya başlarlar.
Bembeyaz kıyafetleri, uzun eteklerinin muhteşem bir uyum içinde uçuşması, uzaktan gelen müziğin ezgileri ve içlerindeki Allah aşkı ve felsefi inanç ile Sema'ya başlarlar.

İşte insanı en çok etkileyen sahne burada belirir.
Semazenlerin sağ elleri yukarı doğru, sol elleri ise aşağı doğru açık bir şekilde Sema yaparlar.
Sağ elleri ile Hak'dan aldıkları huzur ve inancı, sol elleriyle halka vermektedirler. Bencillik, ben merkezcilikle dolu dünyamızda insanın içine huzur duygusunun işlediği an, o andır...

"Durma, çabuk gel, gelmem deme. Ne evet demek yaraşır sana, ne hayır, dostum, senin şânına sadece gelmek yaraşır"
HZ. Mevlana

Sahip çıkılması gereken o kadar çok değere sahip bir toplumuz ki!
Hayatımızda paylaşmadığımız, öğrenmek için çaba sarf etmediğimiz o kadar çok konu var ki!
Bir şeyleri öğrenmek tartışmak yerine hep savunma halinde değil miyiz?

Konuşmak, paylaşmak, başkalarını dinlemek...
Hayatımızda kapalı kutu gibi koruduğumuz, açtığımız zaman zarar göreceğine inandığımız ne kadarda çok kavram var.
Oysa ki öğrenerek, yaşayarak, araştırarak, dinleyerek hayata bakış açımızı geliştirebileceğimizin bilincindeyken, neden çekiniyoruz?

M.ŞERİF GÜRBÜZCAN
 
M.ŞERİF GÜRBÜZCAN
M.ŞERİF GÜRBÜZCAN
 
M.ŞERİF GÜRBÜZCAN
M.ŞERİF GÜRBÜZCAN
 
M.ŞERİF GÜRBÜZCAN
M.ŞERİF GÜRBÜZCAN
 
M.ŞERİF GÜRBÜZCAN
 
Bugün 26 ziyaretçi (28 klik) kişi burdaydı!
M.ŞERİF GÜRBÜZCAN Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol